15 Mart 2009 Pazar

Kültürlerarası Kaynaşma ve Etkileşim: Bir Araç Olarak Müzik

Bu dönem almaya başladığım kültürel psikoloji çıkışlı "azınlıkların ve göçmenlerin sosyalizasyonu, çok kültürlü eğitim" dersinin etkisinden olsa gerek son bir kaç haftadır yakaladığım kişilerle kültürel entegrasyon ile ilgili tartışmalara giriyorum. Gelecekte yazmayı umduğum doktora tezimin konusu da Barcelona'da yaşayan müslüman çocukların entegrasonu ile ilgili olacağı için de onların buradaki yaşayış tarzlarıyla veya kültürel altyapılarıyla ilgili her türlü ipucu verecek etkinliğe katılmaya çalışıyorum. Dün de özellikle Fas müziklerinden örnekler sunulan "Bir naneli çay. Magrip'den müzikler." adlı konsere gittim. Barselona Arap Orkestrası ve konseri düzenleyen Fundacio "La Caixa" izleyicilerin güzel vakit geçirmelerinin yanında Fas kültürünü Katalan kültürüyle yaklaştırmayı amaçlamış bu konserde. Nitekim konser sadece müzisyenlerin çaldığı ve izleyicilerin dinlediği bir konser değil, interaktif bir gösteri niteliğinde. Aşağıdaki videoda konserin belki de en ağır eserini dinleyebilirsiniz.

Konser girişinde verilen broşüre göre yukarıdaki videoda dinlediğiniz şarkı sufi müziğinden bir örnek ve Allah'ın ihtişamı ile ilgili bir şarkı.

Konseri dinlerken Türkiye ve Türk kültürü ile Fas kültürünün benzerliklerini yakalamak beni bu kültüre biraz daha yaklaştırdı diye düşünüyorum. Mesela konsere başlarken Faslı kemancı sahneye çıktığında Katalan müzisyenleri Marhaba, selamın aleyküm diye selamladı. Daha sonra bir kaç şarkının başlangıcında ve sonunda uzun hava modundan amaaannnn amaannn diye iç geçirdi solist. Her ne kadar arapçayı henüz anlayamasam da arada tanıdık bir kaç kelime de olsa yakalayabildim. Sonra udun sesi, kemandan çıkan ezgiler bizim müzik motiflerimize çok yakındı.



Şimdi gelelim bu konseri basit bir konserden farklı kılan noktaların analizine.
Öncelikle konser 2 katalan müzisyenin turist olarak Fas'ı temsil eden dekora gelmesiyle başlıyor. Müzisyenlerden biri etrafın fotoğraflarını çekerken diğeri gitarı kaptığı gibi bir şeyler çalmaya başlıyor. Daha sonra mekanın sahibi olarak Faslı kemancı sahneye çıkıyor ve katalan müzisyenleri selamlıyor. Bu başlangıçtan sonra şarkı aralarında gelişen diyalogların hepsinin katalanca olduğunu söylemem gerek yok sanırım. (Bir Faslının katalanca konuştuğunu duymak herhalde katalanların gözlerini yaşartmıştır.) Konser ilerlerken arada katalan müzisyenlerden biri Fas kültürünün İspanya'daki önemli eserlerinden bahsetti: Mesela Alhambra, mesela Cordoba'daki Camii/Katedral. Sonra arapçadan İspanyolca'ya geçen kelimelerden bahsetti (Aj ile başlayan kelimelerin bir çoğu). Böylece aslında iki kültürün nasıl birbirlerini etkilemiş olduğunu örneklendirerek Fas kültürüne karşı insanların biraz daha sempati ile yaklaşmaları için ortam sağlamış oldu Katalan müzisyen.

Konser ailelere yönelik olarak programlandırıldığı için salonda bir çok çocuk da vardı. Çocuklarını konsere getiren Katalan aileleri kutlamamak elde değil. Böylece çocuklarının gelecekte farklılıklara karşı daha hoşgörülü olmaları yönünde güzel bir adım atmış oldular. Yalnız şu nokta da beni düşündürmedi değil: Salonda bir çok katalan/ispanyol aile olmasına rağmen, iki elin parmağını geçmeyecek sayıda Faslı aile vardı. Katalan arkadaşımla bunun nedenlerini de tartıştık. Çok kesin bir sonuca varamamış olmakla birlikte, büyük ihtimalle o gün orada böyle bir konserin olduğundan haberdar değillerdir. Çünkü program Katalancaydı. Çünkü bir çok Faslı ailenin etrafta onlar için sunulan etkinliklerden haberleri yok. Sosyal ağları böyle etkinliklere ulaşımı destekleyici değil. Sonra kendimi biraz onların yerine koymaya çalıştım: Mesela Türkiye'yle ilgili böyle bir konser olsa, haberim olmadığı için gidemesem belki içim buruk olur ama bir daha ki sefer yakalamaya çalışırım derim. Sorun diğer sebepten kaynaklanıyor: Ya konserden haberim varsa, gitmek istiyorsam ama buna izin verilmiyorsa... İşte sanırım biraz bu noktayı araştırmak lazım. Benim ileride odaklanmak istediğim konu da müslüman çocukların aracılığıyla annelerinin sosyal/eğitim hayatına katılımını arttırmak, böylece hem çocukların hem de annelerin yaşadıkları ortama entegrasyonunu desteklemek.

İleride yazacağım yazılarda özellikle çok kültürlülük ve kültürlerarası etkileşim (multiculturalism vs interculturalism) ve Türkiye'nin pozisyonu hakkında biraz beyin jimnastiği yapacağım. Çünkü gün geçtikçe ve bu konuda daha çok bilgi edindikçe Türkiye'de Kültür Bakanlığı'nın çok da iyi çalışmadığına ve T.C.'nin biraz asimile etme eğilimli politikalar geliştirdiğini düşünmeye başladım. Ayrıca ülkemizin maalesef giderek farklılıkları tolere edebilme seviyesinin düştüğünü, insanların birbirlerine çok yüzeysel sebeplerden dolayı düşmanlaştırıldığını farketmeye başladım. Her ne kadar Barselona'daki çok kültürlülük ortamı ile İstanbul'daki çok kültürlülük farklı olsa da bence buradaki uygulamalardan örnek alıp en azından okullarda çocuklara gelecekte farklılıkları daha fazla tolere edebilmeleri yönünde eğitim verilebilir diye düşünüyorum. Sonuç olarak unutmamız gerekir ki: Herkes Farklı Herkes Eşit !

Avrupa Kültürlerarsı Diyalog Resmi Sitesi

Barselona Kültürlerarası Diyalog Sitesi

4 Mart 2009 Çarşamba

Katalunya'da Bir Islah Evi: Can Llupia-2

Bir önceki yazımın devamı olarak modern ıslah evi Can LLupia'yı tanıtmaya devam ediyorum.
Buraya gönderilen ergenlerin çoğu aile içi şiddetten dolayı içerde. Özellikle anneye ve kız arkadaşa karşı şiddet eğilimi gösterenlerin oranı dikkat çekiciymiş.

Popülasyonun %20si psikotrop ilaç kullanıyor ve ruhsal hastalıkları teşhis edilmiş. Daha önce özelliklerini belirttiğim 4 koğuş haricinde 13 yataklı bir terapötik koğuş da buraya bağlı olarak hizmet veriyor (ancak bu koğuş yerleşke içinde değil). Ayrıca gerektiği taktirde çok spesifik ve özel uzmanlık alanı gerektiren bir ruhsal hastalığı olanlar da anlaşmalı 2 klinikten birine gönderilebiliyor. Can Llupia'da kalan ergenlerin %90'ının haşhaş kullanıcısı olduğu belirtildi.

Islahevi kapsamında 2 adet grup terapisi odasi mevcut. Bu odalar özellikle madde bağımlılığı ile ilgili eğitimler verilmek için kullanılıyormuş.

Islahevi kendine iki misyon edinmiş:

1- Ergenlere sınırlar çizerek, bu sınırlar dahilinde kontrollü bir şekilde kabul edilir davranışları kazandırmak. Müdürün deyişiyle buradaki ergenler kontrol dahilinde (çizgiyi aşmadan) her şeyi yapabilirler. Sonuçta buraya gelen bir çok ergenin dışarda düzenli bir hayatı yok. Bu kuruma girince bir nevi hayat akışları düzene girmiş oluyor.
(Kontrol yani disiplin konusunu açıklarken müdürün özellikle vurguladığı bir nokta vardı. Kurumda çalışan eğitimcilerin deneyimli olmasından çok sosyal eğitimci diplomasına sahip olması gerektiği için burada çalışan kişilerin otoriter davranış kalıplarından yoksun olarak işe başladığını belirtti ve sosyal eğitim bölümünün müfredatına bu konuyla ilgili bir ders konulmasının gereğine dikkat çekti).
2- Yeniden eğitim: Okul ve atölyeler haricinde psiko-sosyal eğitimler de veriliyor.

Can Llupia'daki ergenlerin günleri sabah 08:00'de başlıyor
09:30'a kadar duş, yemek, hazırlanma süreci bitiyor.
09:30'da Aktiviteler başlıyor (okul ya da atölye, danışmanlarla görüşmeler)
17:00'ye kadar aktivite süreci bitiyor, öğle yemeği yenmiş oluyor.
17:00'den sonra spor hocası geliyor. Spor diyip geçmemek lazım. Merkez kapsamında gençlere bir çok olanak tanınmış. Kondüsyon bisikletlerinden, langırta, masa tenisinde, futbol sahasına ve (beni en çok şaşırtanı) açık yüzme havuzuna kadar çok çeşitli seçenekleri var.
Spor süreci bittikten sonra yemeklerini yiyip (yemekler koğuş içersinde salonda yeniyor. 2 koğuşun ortasında mutfak var. Yemekler ıslahevinde pişiriliyor. Mutfakların temizliğinden ve bulaşıklardan ergenler sorumlu). 22:00de yatma vakti geliyor.

Her koğuşun içinde odalar haricinde 1 eğitimci odası, 1 görüşme odası, 1 kütüphane (kitap eksikliğinden dolayı 1 koğuşunki kütüphane, 1 koğuşunki spor malzemesi-top vb.-, 1 koğuşunki değişik masa oyunlarının bulunduğu bir yer olarak kullanılıyormuş) bulunuyor. Ayrıca her koğuşta dev ekran televizyon, dvd player ve dijital yayın var. Ayrıca kütüphane kısmında her koğuş için bir play station da konmuş durumda (bunun kullanımı iyi davranış göstermeye bağlı, bir nevi ödül). Koğuş içinde telefon klubesi bile var. Herkes günde maksimum 2 arama yapabiliyor ama sınırsız aranma hakları var.

Koğuştaki odalardan bahsetmem gerekirse. Odalarda 2 tane yere sabitlenmiş yatak, 2 kişinin ortak kullandığı kapısız bir tuvalet/duş var. Her koğuşta 6 çift kişilik 3 tek kişilik oda mevcut. Tek kişilik odalarda ya ciddi davranış sorunu olduğu için çevresine tehlike arz edenler kalabiliyor ya da üstün performans gösteren (davranışlarında iyileşme olanlar) isterlerde tek kişilik oda ile ödüllendiriliyorlar. Oda da gardrop, komodin yok. Islahevi yönetimi odada bulunduralabilecek giysi sayısını sınırlandırmış, örneğin bir ergen odada aynı anda en fazla 8 adet pantolon bulundurabilir. Oda kapılarının her birinin girişinde oda kuralları yazılı.

Müdürün belirttiğine göre bu ıslahevinde meydana gelebilecek en tehlikeli durum yangın çıkmasıymış. Bir yangın anında normal bir cezaevinin/ıslahevinin kapıları genleştiği için kilitlerin açılması imkansızlaşıyormuş. Ancak burada buna da bir çare bulunmuş ve aslında çok basit olan bir kilit sistemi yerleştirilmiş.

Biraz da kısaca buradaki okuldan ve eğitim sisteminden bahsetmek istiyorum.
Okulda sınıfların içine girip öğretmenlerle konuşma fırsatı bulamadık, çünkü 2 koğuş ders yapıyordu. Ancak okulun olduğu kata girerken normal bir okulun koridorundan farksız bir şekilde duvarlarda posterler, yapılmış projeler, karnaval kutlamalarından kalan süsler vardı. Koridor cıvıl cıvıldı. Popülasyonun çoğunluğunun göçmen olduğunu hatırlarsak sanırım eğitim ağırlığının dil öğretme (katalanca ve ispanyolca) alanında olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Eğitim sistemi katı davranıştı. Tüm ıslahevinde geçerli olan bir token economy sistemi mevcut. (Token economy nedir diye merak edenleriniz wikipedia'ya başvurabilir: http://en.wikipedia.org/wiki/Token_economy).

Her ergen, tüm öğretmenler, eğitmenler, koordinatörler tarafından her gün 10 üzerinden puanlandırılyorlar. Haftalık olarak bu puanların ortalamaları alınıyor. Bu puanlar daha sonra 3 performans seviyesindeki yerlerini belirliyor. (en düşük 1. seviye en yüksek 3. seviye). 3. seviyede olmak büyük ayrıcalıklar getiriyor (Ör. Play station oynayabilme, tek kişilik oda seçebilme, sınırsız ziyaret edilme hakkı, iş bölümünde en çok getirisi (maddi olarak) olan işlere atanma bunlardan bir kaçı).

Ergenler yaptıkları işlerden para kazanabiliyorlar. Mesela bisiklet monte etme atölyesinde 4 kişi çalışıyor. Bu kişiler bir bisiklet firmasının resmi elemanı olarak sigortalı çalışıyor. Burada iş alabilmek için CV vermek ve firmanın görevlendirdiği kişiyle iş görüşmesi yapmak zorundalar. Resmi olarak çalıştıkları için ıslahevinden çıktıktan sonra da bisiklet monte etme işini yapan başka yerlerde iş bulma olasılıkları yükseliyor, çünkü bu alanda çalışan çok kişi yokmuş. Böylece ıslahevinden çıkmış olmaları onlar için iş alanında çok da negatif bir etki yaratmıyor. Atölyede kazanılan paralar her gencin adına hesaba yatırılıyor. Eğer ergen 16-18 yaş arasındaysa bu paranın kontrolü sırasıyla danışman-müdür ve babanın elinde. Yani ergen kafasına göre harcayamıyor, ancak izin alarak ihtiyaclarını bu paradan giderebiliyor. 18 yaş ve üstü olanlar ise müdüriyete verdiği dilekçe karşılığında parasını istediği şekilde kullanabiliyor.

Islahevinde para kazanmanın başka bir yolu da değişik işler görmek: bulaşık yıkamaktan bahçe işlerine, duvar boyamaktan, asfalt dökmeye kadar bir çok iş mevcut. Her iş 1-3 arası belli bir seviyeye atanıyor (örneğin bulaşık yıkama-ki bulaşık makinesine dizmek 3. seviye). Böylece token economy sisteminde iyi performans göstermiş olanlar en iyi işleri kapıp daha çok para kazanıyor. 1. seviye işler 3euro 2. seviye işler 6euro 3. seviye işler 9euro kazandırıyor.

Sıra geldi ziyaretçi ve görüşme bölümlerine.
Bu bölümde 3 görüşme odası, 3 adet de camla ayrılmış görüşme bölmesi var. Yasalar çocuğun aleyhine olabilecek durumlar ve karşı tarafın isteği dışında (ki avukatlar özellikle çocuklarla camlı bölmeden konuşmayı tercih ediyorlarmış) görüşme odasında ziyaretçi kabulüne izin veriyor. Görüşme odaları gayet ferah 3-4 kişinin rahatca ziyaret edebileceği şekilde düzenlenmiş. Yasalar her ergene haftada 2 kere 40ar dakikalık ziyaret edilme hakkı tanıyor. Eğer ergen 2. seviyedeyse bu haftada 3 e, 1. seviyedeyse sınırsıza kadar esnetilebiliniyor. Ziyaret saati veya günü kısıtlaması yok. Ancak randevu alarak görüşmeye gitme mecburiyeti var. Ziyaretci santrali arayarak randevu saati alıyor ve bu saatte ziyarete gidebiliyor. Görüşme odaları kamera ile gözlemleniyor. Bunun haricinde görüşme sırasında veya kapısında bir güvenlik görevlisi yok.

Ziyaretçi ve görüşme bölümünde beni şaşırtan 2 bölüm daha vardı. Bunlardan birincisi telekonferans odası. Hem güvenlikten hem de ulaşım giderlerinden (ve zamanından) kazanmak için mahkemeler bu odada telekonferans sistemi ile yürütülüyormuş. Gelişmiş teknoloji sayesinde hakimin görüntüsü/sesi eş zamanlı olarak bu odaya aktarılıyor, aynı şekilde hakim de bu yolla hem davalıyla hem de avukatlarıyla buradan görüşebiliyor.

Gelelim beni en şaşırtan bölüme: Özel ilişki odası. Bu oda gayet geniş, 3 yıldızlı bir otelde çift kişilik oda kıvamında döşenmiş, ergenlerin eşleri veya sevgilileriyle cinsel birleşme yaşamalarına olanak sağlamak için düzenlenmiş. Can Llupia'nın 2 senelik geçmişinde şimdiye kadar sadece 1 kişi burayı kullanmış. Sonuçta Ergenler kaldığı için eğer cinsel birleşme yaşayacak iki taraftan herhangi biri 18yaşın altındaysa velilerden yazılı izin alma şartı var. Bu oda kesinlikle özel hayatın gizliliği koşullarına uygun bir şekilde yapılandırılmış. Yani içeride güvenlik kamerası yok. Bu benim kafamda güvenlik açığı riski ile ilgili bir çok soru uyandırmadı değil. Müdürün dediğine göre bazı haklar diğer kuralların önüne geçiyor. Özel hayatın gizliliği de bunlardan biri. Güvenlik açığı başka yöntemlerle kapatılmaya çalışılıyor. Ziyaretçi girişlerinde Türkiye'deki kadar sıkı bir kontrol gözüme çarpmadı. Girişte bir odadaki dolaplara çantalar kilitlendikten sonra elektronik raketle üzerler aranıyor. Peki içeridekilerin %90'ının uyuşturucu kullanıcısı olduğu düşünülürse, uyuşturucu içeri sokmak nasıl önlenebiliniyor bu soru da hala kafamda yer etmekte.

Gözüme çarpan son bir detayı da aktardıktan sonra Islahevi yazılarıma nokta koyacağım. Islahevinde %55 yabacı uyruklu göçmen olduğunu ve bunların çoğunluğunu da Faslıların oluşturduğunu hatırlayalım. Dini sebeplerden ve dilden dolayı çıkacak sorunları çözmek için kadrolu bir kültürel arabulucu olduğunu da vurguladıktan sonra gelelim bence Islahevinin kültürel farklılığa karşı duyarlılığıyla çelişecek bir noktaya: koğuş isimleri Katalunya bölgesinin 4 ünlü şarabının ismi...

Maalesef ıslahevinden fotoğraf çekmek yasak olduğu için size son iki yazımda görsel bir şey sunamadım. İçerik açısından da notlarımı takip ederek detay atlamamaya çalıştım. Ziyaretimi sonlandırırken gerek insan haklarına dikkat edilme derecesi, gerek teknolojinin kullanımı, gerekse neredeyse 3-4 yıldızlı otelleri aratmayacak konforu ile acaba böyle bir yer Türkiye'de olsa ergenlerin suç oranı azalır mıydı çoğalır mıydı diye kendime sormadan geçemedim.

Son olarak ceza infaz kurumlarında olan ergen oranları bakımından İspanya'nın iki otonom bölgesinden rakamlar vereceğim.

Endülüs (güney İspanya) bölgesinde şu anda 780 ergen kurumlarda iken Katalunya'da bu sayı sadece 280miş. Bunun sebebi suç işlenme oranının az olması veya suçluların yakalanamaması değil, son çare olarak ceza infaz kurumlarına başvurulmasımıymış. Detaylı tanıtımını okuduğunuz bu kuruma gönderilen bir ergenin buraya yollanması için en azından 7-8 suçtan yakalanmış olması gerekiyormuş. Kuruma göndermek yerine daha "açık yollar" diye adlandırılan denetimli serbestlik, zorunlu toplum çalışması ve gözetim altında olan evlerde yaşama gibi başka ceza ve tedbir yolları da Katalunya'da kullanılıyormuş. Tabii bu kadar teknolojik ve bu kadar çok profesyonelin çalıştığı bir ıslahevi için ciddi bir bütçe gerektiğini hatırlatarak ve Katalunya'nın İspanya'nın en zengin 2 otonom bölgesinden biri olduğunu da vurgulamamda fayda var...

3 Mart 2009 Salı

Katalunya'da Bir Islah Evi: Can Llupia

Beni yakından tanıyanlar bilirler. Üniversite yıllarında adli psikolojiye özel bir ilgim vardı. Üniversiteden mezun olduktan sonra da kısa bir süre bir vakıf aracılığıyla Bayrampaşa H Tipi Cezaevinde ergen tutuklu/hükümlülere yaşam becerileri dersi vermiştik. Kısa sürmesine rağmen bu deneyimin üzerinde etkisi çok büyük oldu. O dönemki proje sorumlum benim idolüm oldu ve bu yüzdendir ki eğitim alanına yöneldim. Daha sonra zamanın getirdiği şartlar yüzünden okul öncesi eğitime kaymış olsam da suça itilmiş çocukların eğitimiyle ilgili bir ziyaret/konferans olunca bunu kaçırmamaya çalışıyorum. Şimdiye kadar Türkiye'de 1'i İstanbul'da 1 i Ankara'da olmak üzere 2 cezaevi, Amerika'da 1i Washington State'de bir mahkeme binası içinde diğeri Ohio'da olmak üzere 2 cezaevi gördükten sonra İspanya'nın Barcelona şehrinde de bir Islahevini ziyaret edip tüm sistem hakkında bilgilendirildim. Her ne kadar Can Llupia Katalunya'nın tipik bir modeli olmasa da (bu bölgenin en iyi, en donanımlı, en çok kaynağa sahip olan) bir eğitim merkezi olarak adlandırılan bir cezaevi.

Suça itilmiş 14-20 yaş arası erkekler ceza sistemine Katalunya'da bu merkezden giriyor. Eskiden psikiyatri kliniği olarak kullanılan bu binada parmaklık görmek mümkün değil. Teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanılarak oluşturulmuş bir güvenlik sistemi mevcut. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili ama dikenli tel yok. Çünkü kaçmak isteyecek biri olursa duvara tırmanmaya başlamadan hem kızılötesi ışınlarla saptanıyor hem de kameralara takılıyor. Toplamda 72 güvenlik kamerası var. Merkez içinde çalışan güvenlikten sorumlu kişiler özel bir güvenlik şirketi tarafından buraya gönderiliyor (devlet memuru değiller), buraya atandıktan sonra cezaevi müdürü cezaevi hakkında gerekli eğitimi bu kişilere veriyor. Güvenlik merkezinde görevli kişiler 3 saatte bir değişiyor. Koğuşlar bina içinde yer değiştirmek istediğinden koğuştan sorumlu güvenlik görevlisi merkezi arayarak geçiş için izin istemek zorunda. Ancak merkez izin verirse bina içinde yer değişimi yapılıyor böylece koğuşların birbirleriyle karşılaşmaması garantileniyor. Koğuşlar sadece okul dersleri saatinde karışabiliyorlar. Bunun sebebi de okulda sınıfların yaşa göre değil akademik seviyeye göre ayrılması. Süper teknolojik güvenlik sistemi hem merkez içindeki güvenliği hem de çevrede yaşayanların sakinliğini garanti ediyor. Nitekim ıslahevi şehrin içinde toplu konut bölgesi olan bir yerde.

Can Llupia başlangıçta da söylediğim gibi ceza sistemine giriş merkezi. Hakim tarafından buraya gönderilen bireyin bir değerlendirilmesi yapılıyor ve bu değerlendirmeye göre hangi merkeze aktarılacağına karar veriliyor. Bu merkezde tutuklular ve hükümlüler bir arada. Eğer ergen 1 seneden az bir cezaya çarptırılmışsa tüm cezasını bu merkezde gecirebiliyor. 1 seneden daha uzun süreler için ise diğer merkezlere (ki bunlar şehir dışında) yönlendiriliyorlar.

Merkez'de 15-17 kişiden oluşan 4 yaşam koğuşu, 1 de geçiş ve geçici sebeplerle kullanılan bir 3 tane tek kişilik oda var (ki burada maksimum kalış süresi 24 saat. Ergenler ilk geldiklerinde direk olarak koğuşlara çıkarılmıyor. Önce müdür ile bir görüşme yaparak nerede olduğu, ne kadar kalacağı, günlük akış ve uyması gereken kurallar aktarılır, yemek yer, duş yapar.) Daha sonra eğer ergen ağlıyorsa, biraz toparlanıp kendine gelmesi gerekirse ona vakit verilir ve içinde yatak bulunan bu odada maksimum 24 saat kalabilir. Bir ergen akşam 10dan sonra merkeze gelirse geceyi bu odada geçirebilir. Onun dışında gece kalmalarına izin verilmez. Giriş haricinde saldırgan davranış sergileyen ergenler de geçici bir süre için bu odalardan birine yerleştirilebilir.)

4 yaşam koğuşu yaş gruplarına ve kapalı/yarı açık olarak ayrılıyor. 2 adet 14-16 yaş koğuşu (1 i yarı açık diğeri kapalı) 2 adet de 17-20 yaş koğuşu (1 i yarı açık diğeri kapalı) var. Ergenin yarı açıka mı yoksa kapalıya mı gideceğine hakim karar veriyor. Yarı açıkta bulunanlar eğer danışmanlarının gözetiminde uygulanan bireysel eğitim programını sürdürüp iyi performans gösterirse yönetimin izniyle haftasonları kısıtlanmış bir zaman zarfı içinde merkez dışına çıkabiliyor.

Benim ziyaret ettiğim zaman halen 74 ergen bu merkezde kalıyordu. Bunların %50si tutuklu %50si hükümlüydü. Tutukluların oranının %50 olması demek merkez içinde rotasyonun fazla olması demek. Sürekli birileri merkezden ayrılırken yeni birileri geliyor demek.

1 koğuş başına düşen görevli tipleri ve sayısı:

4 Eğitimci (Üniversitelerin sosyal eğitim bölümü mezunu olmak zorunda. 4 sabah 4 akşam 4 haftasonu ve 1 gece eğitimcisi var toplam 13 eğitimci var kadroda her bir koğuş için.) Bu eğitimcilerden biri ergene danışman olarak atanıyor ve ergenin bireysel eğitim programını hazırlayıp bunu takip ediyor.
1 Koordinatör
1 Güvenlik Görevilisi

Tüm Merkezde görev yapan diğer görevliler:

1 Müdür
2 Müdür Yardımcısı
1 İnsan Kaynakları ve Muhasebe Görevlisi
5 Öğretmen (her biri ilköğretimin bir seviyesinde ders veriyor. Her öğretmene 6 öğrenci düşüyor. Okula gitmek bu merkezdeki ergenler için zorunlu etkinlik.)
5 Mesleki Eğitimci (1i üretimden sorumlu-ki üretim merkezinde bisiklet tamiri ve birleştirilmesi yapılıyor. 4ü değişik hizmet/meslek eğitiminden sorumlu)
1 doktor 1 hemşire (ayrıca haftada 1 psikiyatrist geliyor)
1 kültürlerarası arabulucu (cezaevi popülasyonunun çoğu müslüman asıllı olduğu için hem dini konularda hem de dil konusunda aracılık yapan bir görevli. Ayrıca toplam mevcutun %55i yabancı asıllı.)
2 psikolog
2 sosyal hizmet çalışmacısı
1 kriminolog

Görüldüğü gibi kadro çok geniş ve çalışma koşulları hem teknolojik hem rahat hem de her türlü kaynakları var. Güvenlik görevlileri haricindeki tüm görevliler devlet memuru.

Kız ergenler Barcelona dışındaki 4 merkezden birine gönderiliyor, ancak yakın bir zamanda bu merkez içinde kızlar için yeni bir koğuş açılacakmış.

Merkezin müdürüne göre yeniden eğitmek ilk defa eğitmekten daha zor.
Merkezin toplam mevcutu okul saatlerinde ikiye ayrılıyor: 1/2si sınıflarda derslerdeyken diğer yarısı da atölyelerde mesleki eğitim kısmındalar. Sonra yer değiştiriyorlar.

Merkez müdürüne göre yetişkin cezaeviyle ıslahevi arasındaki en büyük fark ergenlerle çalışan danışmanla ergen arasında bir bağın oluşması. Ayrıca ıslahevinde çalışan personelin görüşleri ergenin alacağı ceza üzerinde etkili. Yetişkin mahkemelerinde hakim cezayı tamamen kanunda formüle edildiği gibi verirken ergen mahkemelerinde hakim yargılanan ergenleri tanıyan profesyonellerden fikir alarak ceza konusunda insiyatif kullanabiliyor.


Bu yazımı burada sonlandırıyorum ancak Can Llupia hakkında daha anlatacağım şeyler var. Özellikle de beni en çok şaşırtan özelliklerini bir sonraki yazıma saklıyorum ki konuyla ilgilenenler merakla beklesin...